Avrupa'daki büyük devletler bu şekilde iki büyük bloka bölünmüş
oluyordu. Avrupa'nın 1870'lerden başlayıp 1904-1907'ye gelinceye
kadar geçen devrede bu şekilde iki bloka ayrılmış olması, denebilirki
İ'inci Dünya Savaşının çıkmasında en mühim sebeplerden birini teşkil
eder. Çünkü 1904 yılında İngiliz-Fransız anlaşmasının imzalanmasından
itibaren Üçlü İttifak ve Üçlü İtilaf blokları tam bir çatışma
içine girmişlerdir. On yıl süren bu çatışma devresi, İ'inci Dünya Savaşı'nın
patlak vermesiyle sonuçlanacaktır.
Bu devredeki çatışmaların ana noktalarını şu şekilde belirtebiliriz:
İİ'inci Wilhelm İngiltere'yi yanına alamadığı gibi, 1904 İngiliz-Fransız
anlaşması ile gördü ki, Almanya 1894 Fransız-Rus ittifakıyle bu
iki devlet arasında sıkışmış durumda iken, şimdi Fransa dünyanın
en büyük deniz gücüne sahip İngiltere'yi de yanına alıyordu. Karada
güçlü olan Fransa ve Rusya ile denizlerde güçlü olan İngiltere Almanya'nın
karşısında yer almış bulunuyorlardı. Bu durum İİ'inci Wilhelm'i
çok korkuttuğu için, 1904 yılından itibaren birinci planda İngiliz-Fransız
münasebetlerini bozmaya çalışmış, lakin bu çabalar tamamen aksi
netice vererek, bir yandan Almanya'nın İngiltere ve Fransa ile münasebetleri
daha kötüye gitmiş ve bir yandan da İngiliz-Fransız münasebetleri
daha güçlenmiştir.
İkinci olarak Almanya, karşısındaki bu güçlü bloktan daha üstün
duruma geçmek ve askeri bakımdan güçlü olmak için silahlanmaya
yönelmiştir. 19'uncu yüzyılın son yılları ve 20'inci yüzyılın ilk
yıllarından itibaren Almanya'nın hem karada hem de denizlerde kuvvetlenmek
için yoğun bir silahlanma çabası içine girdiğini görüyoruz. Almanya'nın
ve müttefiki Avusturya'nın bu şekilde hızlı bir silahlanma içine girmesi,
Üçlü İtilaf devletlerini tabiatile hareketsiz bırakmadı. Bilhassa
Almanya'nın denizlerde silahlanmaya başlaması, deniz üstünlüğünü
başkalarına kaptırmaktan korkan İngiltere'yi donanma bakımından
hızlı bir silahlanmaya yöneltti.
Silahlanma yarışının neticesi şu oldu ki, bu yarış içerisinde her
iki taraf da kendisini diğerinden üstün gördüğü için, en ufak
anlaşmazlıklarda dahi sert bir tutum almışlar ve ufak meselelerden büyük
buhranlar doğmuştur. Buhranlar sertleşip büyüdükçe silahlanma yarışı
daha da hızlanmış ve silahlanma yarışı da buhranları şiddetlenmiştir.
Bir halde ki 1914 yazı geldiğinde iki blok arasındaki münasebetler
artık adamakıllı gergin durumdadır. Bu atmosfer içinde, 28
Haziran 1914 günü Avusturya-Macaristan veliahtının bir Sırplı tarafından
öldürülmesi gibi basit bir suikast olayı İ'inci Dünya Savaşı gibi
büyük ve genel bir savaşın patlaması için yeterli olmuştur.
Bu blokların çatışması olayında göze çarpan bir diğer nokta da,
Avusturya ile Rusya arasındaki Balkanlar çatışmasıdır. Avusturya'nın
bir yandan Rusya ve bir yandan da Sırbistan ile Balkanlarda çatışması
o kadar şiddetli olmuştur ki, İ'inci Dünya Savaşı da bu yüzden patlak
verecektir.
Yorum Gönder