Şurası bir gerçektir ki 1871-1890 arasında Almanya'ya Avrupa'da
üstünlük sağlayan temel faktör, Başbakan Bismarck'ın takip etmiş
olduğu ustaca politika idi. Fakat 1890'da Bismarck'ın başbakanlıktan
ayrılması, Alman dış politikasının temel yapısında de büyük değişiklikler
meydana getirdi. Bu da Almanya'nın Avrupa'daki üstünlüğünün
sona ermesi ve bir denge durumunun ortaya çıkması neticesini
verdi. Şimdi bu konuları ele alalım.
c) Bismarck'ın İşbaşından ayrılması ve Alman dış politikasının
değişmesi
1887 Alman-Rus anlaşması Bismarck'ın son anlaşması olmuştur.
Çünkü, 1888 yılından itibaren Almanya'nın yönetiminde meydana gelen
bir değişme, hem Bismarck'ın başbakanlığının sonunu getirmiş
ve hem de Avrupa'daki Alman üstünlüğüne son vermiştir.
1888 yılında Alman İmparatorluğuna, bir kaç aylık bir hükümdarlıktan
sonra 3'üncü Friedrich'in ölmesi üzerine, oğlu İİ'inci Wilhelm geldi.
Yeni hükümdar 28 yaşındaydı ve genç. dinamik ve ataktı. Daha önemlisi
yeni imparatora göre, taht boş bir koltuktan ibaret değildi. Bu
sebeple de ülkenin iç ve dış yönetimini kendi eline almaya kararlıydı.
Halbuki Bismarck 1862 Eylülünden beri, yani 26 yıldır, Almanya'nın
ve Alman milletinin kaderini elinde tutmuştu. Bu süre içinde
gelen geçen bütün hükümdarlar herşeyi Bismarck'a bırakmışlar ve
Bismarck'ın iç ve dış politikasına hiç karışmamışlardı. Bu sebepten
ötürü, İİ'inci Wilhelm'in hükümdarlığının ilk gününden itibaren yeni
imparatorla, yaşlı ve tecrübeli başbakan arasında görüş ayrılıkları ve
çatışmalar başladı. Çünkü İİ'inci Wilhelm her geçen gün Bismarck'ın
politikasına biraz daha fazla karışıyordu. Bilhassa genç imparatorile yaşlı başbakan arasında dış politikada esaslı görüş ayrılıkları
bulunuyordu. Bu görüş ayrılıklarını şöyle özetleyebiliriz:
1. Bismarck, Avusturya'dan başka Rusya'nın da Almanya'nın yanında
yer almasına çok ehemmiyet veriyordu. Bunun sebeplerini yukarıda
açıkladık. İİ'inci Wilhelm ise bu görüşü paylaşmadı. Ona göre,
Rusya o kadar mühim değildi. Mühim olan, Alman-Avusturya ittifakıydı
ve bir Pan-Cermen blokunun devam ettirilmesiydi. Pan-Cermen
blokunun Avrupanın en güçlü kara ordusuna sahip olması karşısında
Rusya'nın ehemmiyeti yoktu.
2. İİ'inci Wilhelm'e göre, Pan-Cermen blokuna Rusya değil, denizlerde
son derece güçlü olan İngiltere katılmalıydı. Karada güçlü olan
Pan-Cermen bloku ile denizlerde güçlü olan İngiltere birleşirse, bir
Fransız-Rus birleşmesinden korkmak ve çekinmek için hiç bir sebep
kalmazdı.
3. Bismarck, Alman dış politika faaliyetlerini Avrupa kıtası dışına
taşırmamaya bilhassa dikkat etmiş ve Almanyanın denizaşırı
topraklarda uğraşmasının, Avrupadaki durumunu zayıflatacağına
inanmıştı. Fakat İİ'inci Wilhelm, Bismarck'ın aksine, Almanyanın büyük
devlet olabilmesi için, diğer büyük devletler gibi onun da sömürgecilik
yapması ve münasebetlerini dünya çapında genişleterek bir
Dünya Politikası (Weltpolitik) takip etmesi gerektiğine inanıyordu.
Dış politikadaki bu görüş ayrılığına, ayrıca bir de iç politikadaki
farklı düşünceler eklenince, İİ'inci Wilhelm ile Bismarck arasındaki
uyuşmazlık adamakıllı şiddetlendi ve nihayet Bismarck 1890 Martında
başbakanlıktan ayrılmak zorunda kaldı.
Bismarck'ın ayrılması ile dış politikanın sevk ve idaresi İİ'inci
Wilhelm'in eline geçti. Lakin İİ'inci Wilhelm, benimsediği dış politikayı da
istediği gibi tatbik edemedi. Bir defa, 1890 yılında süresi biten 1887
Alman-Rus anlaşmasını, Rusya'nın isteğine rağmen, yenilenmedi ve
Rusya'nın Almanya'dan koparak Fransa'ya dönmesine sebep oldu.
İkinci olarak, Wilhelm'in İngiltere'yi Almanya'nın yanına çekmek için
harcadığı çabalar da hiç bir netice vermedi. Üçüncü olarak, İİ'inci Wilhelm,
gayet aktif bir sömürgecilik politikası takip ederek, Almanya'nın
hemen bütün dünya yüzeyine yayılmasına sebep oldu ki, bu
durum Almanya'nın çok geniş alanlara yayılıp, diğer devletlerle çatışmalar
içine girmesine sebep oldu. Kısacası, Alman dış politikası
radikal bir değişme geçirdi ve bunun sonunda da, Üçlü İtilaf dediğimiz
İngiltere, Fransa ve Rusya bloku, Üçlü İttifak karşısında bir denge
unsuru olarak ortaya çıktı.
Üçlü İttifak blokunda olduğu gibi, Üçlü İtilaf bloku da birdenbire
ortaya çıkmış olmayıp, bu bloku meydana getiren devletler arasındaki
münasebetlerde süregelen uzun gelişmelerden sonra biçimlenmiştir.
Üçlü İtilaf üç anlaşma ile olmuştur. Bunlar, 1894 Fransız-Rus
ittifakı, 1904 İngiliz Fransız sömürge anlaşması ve 1907 İngiliz-Rus
sömürge anlaşmasıdır. Şimdi ana çizgileri ile bunları ele alalım.
Yorum Gönder