Üçlü İtilafın ikinci halkasını, İngiltere ve Fransa arasında 1904
yılında sömürgeler konusunda imzalanmış olan anlaşma meydana
getirmiştir. Bu bir ittifak değildir. Fakat ehemmiyeti şuradadır ki, bu
anlaşma ile, yıllardan beri devam eden İngiliz-Fransız mücadele ve
çatışmaları sona eriyor ve iki devlet arasında çok sıkı ve yakın
münasebetler devresi başlıyordu. Denebilir ki, 1904 anlaşması ile başlayan
İngiliz-Fransız yakın münasebetleri, günümüze kadar, yani 1960'lara
kadar, daha açık bir deyimle, Başkan De Gaulle'ün NATO'nun
askeri İşbirliğinden ayrılmasına kadar devam edecektir.
1904 anlaşmasının ortaya çıkması kolay olmamıştır. Bu oldukça
uzun bir hikayedir. 1904 Anlaşmasına varabilmeleri için, İngiltere ve
Fransa'nın çeşitli alanlarda, çok uzun yıllardan beri süregelen çatışmalarını
sona erdirmeleri gerekmiştir. Bu çatışmaların esası, Napolyon
zamanından beri iki devlet arasında cereyan eden sömürge
mücadeleleridir. Şimdi ana çizgileri ile bunları özetlemeye çalışacağız.
İngiltere ile Fransa'nın çatışmalarının en eskisi Mısır üzerinde
olmuştur. Bu çatışma 1978 de Napolyon'un Mısır'ı işgal etmesiyle
başlamıştır. Bu olay İngiltere'yi Mısır konusunda ilk defa telaşlandırmıştır.
Zira, 1756-63 yılları arasında cereyan eden Yedi Yıl Savaşları
sonunda İngiltere, Fransa'dan iki mühim toprağı ele geçirmişti. Bunlardan
biri Kanada, diğeri de Hindistan'dır. Bilhassa Hindistan'ın İngiltere
için ekonomik bakımdan büyük ehemmiyeti vardı. Bunun için,
İngiltere' Hindistan'la Britanya adaları arasındaki deniz yolu bağlantısının
güvenliğine büyük ehemmiyet veriyordu. Bu bağlantıya İmparatorluk
Yolu denilmiştir. İngiltere'nin bu İmparatorluk yolu Mısır'dan
geçiyordu. 1798 de Mısır'ın Fransa'nın eline geçmesi, İngiltere'ye şunu
göstermiştir ki, bu yolun güvenlik altında olabilmesi için, Mısır'ın
ya İngiltere'nin elinde olması veya başka güçlü bir devletin elinde
olmaması gerekir. Bu sebepten İngiltere 1799'da Osmanlı Devleti ile
bir ittifak yaparak Fransa'yı Mısır'dan çıkarmayı başarmıştır.
Buna karşılık Napolyon'un Mısır'ı işgali, bundan sonra Fransa'da
Mısır'ın Fransa için tabii bir yayılma alanı olduğu duygusunu uyandırmıştır.
Fransa her fırsatta Mısır ile yakından ilgilenmeyi bir ödev
ve görev saymıştır. 1830'da Kuzey Afrika'daki Cezayir'i aldıktan sonra
Fransa, Mısır ve bu sırada Mısır'a hakim olan Mehmet Ali ile yakın
münasebetler kurmaya çalışmıştır. Bu suretle Fransa, Mehmet
Ali'ye dayanarak Kuzey Afrika'da kendi kontrolu altında bir Arap
İmparatorluğu kurmayı tasarlıyordu. Bundan dolayı, 1831-1841 tarihleri
arasında yer alan Mehmet Ali isyanı sırasında, İngiltere ile Fransa
yoğun bir mücadele içine girmişlerdir. Fransa Mehmet Ali'yi desteklerken,
İngiltere de, Fransa'nın Mısır'da etkili olmasını önlemek
ve dolayısiyle Mehmet Ali'yi zayıflatmak için Osmanlı Devletini
desteklemiştir. İngiltere bu politikasında başarılı da olmuştur.
1869'da Süveyş Kanalı'nın açılması, Mısır üzerindeki İngiliz-Fransız
mücadelesinde yeni bir devir açmıştır. Fransa Süveyş Kanalı'nı
açma çalışmalarına 1859'da başlamıştır. Bu çalışmaları yapan bir
anonim şirketti. Lakin şirketin hisselerinin büyük kısmına Fransa sahip
bulunuyordu. İngiltere Kanalın açılmasını kösteklemek için bu
hisse senetlerinden satın almadığı, yani şirkete ortak olmadığı gibi.
bir yandan çalışmaları sabote etmeye ve bir yandan da Osmanlı
Devleti üzerinde baskı yapmaya çalışmıştır. İngiltere bu çabalarının
hiçbirinde başarı kazanamadığı gibi, Süveyş Kanalı 1869 yılında dünya
gemiciliğine açıldı. Kanal, Asya ve Uzak Doğu ile Avrupa arasındaki
deniz bağlantısını son derece kısaltıyordu. Fakat ne var ki, Süveyş
Kanalını işleten Fransa idi. Yani, İngiltere'nin şimdi Süveyş Kanalından
geçen İmparatorluk yolu Fransa'nın kontrolü altına girmişti.
İngiltere bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak için fırsat aramaya
başladı. Valilerin israfı yüzünden Mısır maliyesi iflas durumuna
gelince, 1875 yılında, Kanal Şirketinde sahip bulunduğu hisse senetlerini
satışa çıkardı ve bu fırsatı kaçırmayan İngiltere bunları satın
alarak, azınlıkta da olsa, şirkete girdi. Fransa bir şey yapamadı,
çünkü bu sırada 1870-71 yenilgisinin tesiri altındaydı. İngiltere için
Kanal şirketine girmek yeterli değildi. Bu sebepten, Mısır'da bu sıralarda
başlayan Arap milliyetçiliğinin sonucu olarak başgösteren
karışıklıklardan yararlanan İngiltere, 1882 yılında Mısır'ı işgal etti.
İşin ilginç yanı, bu işgale Fransa'nın Osmanlı devletinden fazla kıyamet
koparmasıydı. Bundan ötürü, İngiliz-Fransız münasebetleri 1904
yılına kadar sürecek şiddetli bir gerginlik içine girdi.
Mısır meselesinden sonra İngiltere ile Fransa'nın ikinci çatışma
alanı Sudan oldu. İngiltere Mısır'ı ele geçirdikten sonra, bu ülkenin
ekonomik hayatının candamarı olan Nil nehrinin bütününü de eline
geçirmek istedi. Sudan'a yerleşmek üzere harekete geçti. Daha aşağıda
belirteceğimiz gibi, bu sıralarda Afrika'nın Avrupa tarafından
sömürgeleştirilmesi hızlanmıştı. İngiltere de, 1815 da Hollanda'dan
aldığı güney Afrika'daki Cape Colony'den kuzeye hareket ederek, İskenderiye
ile Copetown arasındaki Afrika topraklarını bir şerit halinde
sömürge İmparatorluğuna katma çabasındaydı.
İngiltere bu şekilde Afrika'da kuzey-güney doğrultusunda bir sömürgecilik
faaliyetinde bulunurken, Fransa da, eski sömürgesi olan
Senegal'den hareket ederek Afrika'da doğu-batı doğrultusunda sömürgelerini
genişletmeye çalışıyordu. Fransa Nijer nehrinin kuzeyindeki
alanları ve Büyük Sahrayı ele geçirdikten sonra Sudan'a kadar
uzandı. Hatta 1898 yılında Sudan'a girdi. Fakat bu sırada İngiltere de
Sudan'a girmişti. Bu şekilde Sudan üzerinde, 1898 yılında İngiltere ile
Fransa arasında şiddetli bir buhran patlak verdi. İngiltere, Fransa'yı
Sudan'dan çıkarmak ve Sudan'ı bir bütün olarak elde etmek
için o kadar kararlıydı ki, bir savaşı bile göze almıştı. Bu durum karşısında
Fransa bir savaş tehlikesini göze alamadı ve Sudan'dan çekildi.
Fransa'yı bu davranışa götüren iki sebep vardı. Birincisi, İngiltere
ile devamlı çatışma içinde olması, Almanya karşısındaki durumunu
zayıflatıyordu. İkincisi, 1830'da Cezayir'i ve 1881'de de Tunus'u
işgal eden Fransa bu sıralarda Fas'a yerleşmek için çaba harcamaktaydı
ve Fas Fransa'nın gözünde Sudan'dan daha ehemmiyetli idi.
Bu iki sebepten ötürü, Fransa artık İngiltere ile münasebetlerine
yeni bir biçim vermek zorunluğunu duydu.
İngiltere ile Fransa'nın üçüncü çatışma alanı Güney-Doğu Asya
yani Hindiçini oldu. Hindiçini denen bu bölge, bugünkü kuzey ve
güney Vietnam ile Laos, Kamboçya, Tayland ve Birmanya'yı kapsamakta
idi. Fransa bu bölge ile geçmiş yüzyıllarda ve özellikle orta
çağda dinsel fanatizmi sırasında ilgilenmiş ve buralar halkını Hristiyan
yapmak için katolik misyonerleri buralarda faaliyet göstermişlerdir.
Fakat Fransız ihtilali ve Napolyon savaşları ve ondan sonraki
Avrupa gelişmeleri, Fransa'nın bu bölge ile olan bağlarının zayıflamasına
sebep olmuştu.
1880'lerde Avrupa devletlerinin sömürgecilik faaliyetleri hızlanınca,
Fransa Hindiçini ile olan münasebetlerini arttırdı. Hindiçini'nin
doğu kısmında büyük bir Annam imparatorluğu vardı. 1883'den itibaren
Annam imparatorluğu üzerindeki faaliyetlerini arttıran Fransa,
bu bölge üzerindeki kontrolunu kurduktan sonra, batıya doğru ilerleyerek
Siyam (Bugünkü adı Tayland) ile ilgilenmeye başladı. Fransa'nın
doğu-batı doğrultusundaki bu faaliyeti İngiltere'yi ürküttü.
Çünkü Fransa ilerlemesine devam ederse Hindistan'a yaklaşacaktı.
Onun için İngiltere de Hindistan'a bitişik olan Birmanya ile ilgilenmiş
ve bu ülkeyi ele geçirerek 1885'de Hindistan'a kattığını ilan etmişti.
Bu şekilde batı-doğu doğrultusunda ilerleyen İngiltere ile doğu-batı
doğrultusunda ilerleyen Fransa; Siyam üzerinde bir mücadele ve çatışma
durumuna girdiler. Bu çatışmanın en yüksek noktası 1896 yılında
oldu. Fakat İngiltere Fransa'yı Hindistan'a yaklaştırmamaya o
kadar kararlıydı ki, Sudan'da olduğu gibi, Fransa bu meselede de
boyun eğmek zorunda kaldı. Çünkü Siyam meselesinde de İngiltere
Fransa ile bir savaşı göze almıştı. Bunun sonucu olarak 1896 yılında
iki devlet arasında bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmaya göre, Annam
imparatorluğu kısmı Fransa'nın Birmanya'da İngiltere'nin oluyordu.
Bu iki ülke arasında kalan Siyam ise üç kısma ayrıldı. Annam'a bitişik
olan kısmı Fransız nüfuz alanı, Birmanya'ya bitişik olan kısmı da
İngiliz nüfuz planı oluyordu. Ortada tarafsız bir tampon bölge
bırakılıyordu. Bu suretle İngiltere, Hindistan ile Fransa arasına bir
tampon bölge sokarak, Fransa'nın Hindistan'a yaklaşmasını önlemiş
olmaktaydı.
Görüldüğü gibi İngiltere, Fransa'nın giriştiği bütün sömürge çatışmalarını
başarısızlığa uğratmış bulunuyordu. Bunun yanında, bu
denizaşırı topraklardaki çatışmalar Fransa'nın Avrupadaki durumunu
zayıflatmaktaydı. Halbuki bu sıralarda bir silahlanma yarışı başlamış
ve Almanya ile Üçlü İttifak devletleri devamlı olarak silahlanmakta
idiler. Bu sebepten, Fransa, İngiltere ile münasebetlerini düzeltmeye
ve yumuşatmaya karar verdi. Bunun sonucu olarak, 1904
nisanında İngiltere ile Fransa arasında Samimi Anlaşma (Entente
Cordiale) adını alan bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşma ile Fransa Mısır'ı
tamamen İngiltere'ye bırakıyor ve buna karşılık İngiltere de, Fransa'nın
Fas'ı ele geçirmesini kabul ediyordu.
İngiliz-Fransız münasebetlerinin 1904 anlaşması ile düzelmesi,
Üçlü İtilaf'ın ikinci halkasını meydana getirmiştir. Çünkü bundan sonra
bu iki devlet arasındaki münasebetler artan bir gelişme ve yakınlaşma
gösterecektir.
Yorum Gönder