| Telif Hakları | Cem Yılmaz | Erotik Hikayeler | MP3 İndir 1. Dünya Savaşı | Açık bilgi paylsım alanı

1. Dünya Savaşı

I. Dünya Savaşı, 1914 yılında Avrupa’da başlamış, ancak dünyanın dört bir yanındaki
ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle "dünya
savaşı" olarak adlandırılmıştır. 1914’te başlayan savaş 1918 yılında sona ermiştir.


1. Dünya Savaşının nedenleri ve başlangıcı

Almanya, ekonomisi için kendisine "hayat alanı" olarak Osmanlı İmparatorluğu’nu
seçmişti. Bu nedenle Osmanlı Devleti ile yakın ilişkiler kurup, İngiltere’nin Hindistan yolu
için büyük tehlike olan, "Bağdat Demiryolu" projesini kabul ettirmişti. Böylece Üçlü
İttifakla, Üçlü İtilafın çatıştığı önemli bir alan da Osmanlı İmparatorluğu oluyordu. 1905
yılından itibaren Almanya’nın her olayda karşı tarafla arası açıldı. Fas Buhranları’nda bir
şey elde edemeyen Almanya, Balkan Savaşları’nın çıkmasına da engel olamadı. Oysa,
Balkan Savaşı Almanya’ya ekonomik açıdan büyük zarar vermişti. Ayrıca Bağdat-Berlin
Demiryolu’nun gerçekleşmesi de, Almanya ile Bulgaristan’ın dost olup olmamalarına bağlı
idi. 1914 yılına gelindiğinde blokların çatışmasının temel sorunları olan ekonomik çıkar,
Alses-Loren sorunu, üstünlük kurma, deniz silahlanması, Fas Buhranları, Bağdat
Demiryolu sorunu, Balkanlar’da Avusturya-Rusya çatışması, Balkan Savaşı gibi
nedenlerden dolayı savaşın çıkması yalnızca bir bahaneye bakıyordu.
Savaşın yakın nedeni de hazırdı. Avusturya’nın Sırbistan üzerindeki üstünlüğünü
sürdürmek ve kendi sınırları içindeki Sırpların yaşadığı şehirleri kaybetmemek için her
fırsatta Sırbistan üzerine baskı yapıyordu. Bu sürtüşmeler, 28 Haziran 1914’de
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Franz Ferdinant ve eşinin bir Sırplı
tarafından öldürülmesi nedeniyle dünyayı 4 yıl kana bulayacak bir savaşa dönüştü.

Sırp sorununu kökünden çözmek isteyen Avusturya, Almanya’nın da ayni görüşte
olduğunu öğrenince Sırbistan’a 23 Temmuz’da sert bir nota verdi. İçişlerine karışma
hükümleri taşıyan bu nota, Rusya’nın Sırbistan’ı yalnız bırakırsa, Balkanlar ve Boğazlar
üzerinde Almanya-Avusturya egemenliği kurulacağı endişesiyle Sırbistan’ı desteklemesi
üzerine reddedildi. Rus desteğini sağlayan Sırbistan seferberlik ilan edince de, Avusturya
Sırbistan’a 28 Temmuz’da savaş ilan etti. Almanya’nın uyarılarına rağmen Rusya’nın 30
Temmuz’da seferberlik ilan etmesi üzerine, Almanya 1 Ağustos’ta Rusya’ya savan ilan
etti. Ayni tarihlerde Fransa da seferberlik ilan etmişti. Fransa’ya Belçika üzerinden
saldırmayı planlayan Almanya Belçika’ya bir nota vererek, bütün zararlarının ödeneceğini
ve toprak bütünlüğüne dokunulmayacağı konusunda güvence vererek, topraklarından
geçiş izni istedi. Belçika bunu reddedince de 3 Ağustos’ta Belçika’ya saldırdı. Bunun
üzerine İngiltere 4 Ağustos’ta Almanya’ya bir nota vererek Belçika’yı boşaltmasını istedi.
Almanya bu isteği reddedince, İngiltere ayni gece Almanya’ya savaş ilan etti. Böylece
Avrupa Savaşı çıkmış oldu.Başlangıçta hemen herkes bu savaşın 19. yy.daki gibi cephe savaşları olacağını, en çok 1-
1,5 yıl süreceğini sanıyorlardı. 1871’den beri Avrupa uzun bir barış dönemi geçirmişti. Bu
arada ekonomik ilişkiler, teknik buluşlar savaş sanayiinin gelişmesi ile yeni savaş
silahlarının tahrip gücü artmış, savaş yöntemleri değişmişti. Bu savaş yalnız Avrupa
topraklarında kalsaydı belki bu tahminler doğru çıkabilirdi. Fakat savaşın gerek yer,
gerekse zaman bakımından sınırlarını büyüten bir olay oldu. Osmanlı İmparatorluğu kısa
bir süre sonra savaşa katildi. Bu yüzden savaş bir Dünya Savaşı niteliği kazandı
Osmanlı’nın savaşa girişi
Osmanlı hükümeti Almanya ile ittifak anlaşmasının imzalandığı gün genel seferberlik ilan
edilmişti.(2 Ağustos 1914) Bu karardan iki gün sonrada Osmanlı Devleti tarafsızlığını ilan
etmişti. Almanya Osmanlıyı bu tarafsızlıktan ayırmak ve Almanya safında savaşa
katılmaya zorlamıştır. Çünkü Osmanlı savaşa girerse yeni cepheler açılacaktı ve Almanya
kendi yükünü hafifletmiş olacaktı. Ayrıca Osmanlı Devleti Süveyş Kanalı’nın denetimini ele
geçirirse, İngiltere sömürgelerine giden yol kapatılmış olacaktı. Diğer taraftan Almanya,
Osmanlı padişahı’nın halifelik nüfusundan yararlanarak İngiliz sömürgelerindeki
Müslümanlar’ı da etkilemeyi düşünüyordu. Boğazların denetiminin Osmanlının denetimi
altında olmasıyla da Rusya’ya gidebilecek yardım engellenecek ve Rusya saf dışı
bırakılacaktı.


Bu sırada Akdeniz de İngilizlerden kaçan iki Alman savaş gemisi (Goeben-Breslav),
Çanakkale’yi geçerek Osmanlılara sığındı. (10 Ağustos 1914) İngiltere bu gemilerin teslim
edilmesini istedi. Aslında Osmanlı Devleti tarafsızlığını koruması için, bu iki gemiyi elinde
tutarak mürettebatını göz altına alması gerekirdi. Daha önceki yıllarda İngilizlere
ısmarlanan “Sultan Osman ve Reşadiye” harp gemilerinin taksitinin ödendiği halde,
Osmanlıya verilmemesi üzerine donanmamızın yükünü hafifletmek için, bu iki Alman
gemisinin “Yavuz ve Midilli” adi verilerek satın alındığı söylendi.
Bunu tanımayan İngilizlerin Çanakkale Boğazı’na Abluka koyması, karakol görevi yapmak
için dışarı çıkan savaş gemimize ateş açması yüzünden boğaz kapatıldı.(27 Eylül 1914)
Kabine üyelerinin büyük bir bölümünün harp taraftarı olmadığı halde, Alman Amirali
Souchon, Harbiye Bakanı ve Başkomutan Enver Paşanın uygun görmesiyle, Türk
Donanması Karadeniz’e çıkarıldı. Donanma Rus gemilerini batırma ve Rus limanlarını
(Odesa, Sivastopol) topa tutmaya başlayınca ,Rusya Osmanlıya karşı 2 Kasım 1914 de
savaş ilan etti. 5 Kasım 1914‘te İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti’ne harp ilan ettiler.
Osmanlı devletinin buna 14 Kasım 1914 de “cihad” (din uğruna savaş) ilan etmekle cevap
verdi.
Boğazların Rusya’ya Verilmesi
Savaş çıktıktan sonra Çar’ın yaptığı açıklama ile, Rusya’nın bu savaşta en büyük
kazancının Boğazlar olacağı anlaşılmıştı. Yaklaşık 120 yıldan beri Boğazları koruyan
İngiltere ve Napolyon’un "Boğazlar tek başına bir ülke eder" sözü ve Akdeniz sınırlarının
ve güvenliğinin Boğazlarda başladığını belirten Fransa, Rusya’nın Boğazları ele
geçirmesini engellemek için 120 yıldır Osmanlı Devleti’ni Rusya’ya karşı korumuşlardı.
Hatta Kırım Savaşı’na fiilen katılmışlardı. Fakat simdi Alman tehlikesi karşısında, her ikisi
de Rusya’yı kendi yanlarına almak için her şeye razı oluyorlardı. Çar, İngiltere ve
Fransa’nın bu durumundan yararlanarak, Boğazların mutlaka Rusya’ya ait olacağını kabul
ettirdi.

Çanakkale Savaşı’nın başlamasından sonra Rusya endişeye düştü. Eğer İngiltere ve
Fransa Boğazları ve İstanbul’u ele geçirirse, onları oradan bir daha çıkarmak mümkün
olamazdı. Hele İngiltere’nin ve Fransa’nın Yunanistan’ı da Çanakkale Savaşı’na katmak
için baskı yapmaları, İngiltere Ege ve Boğazları Yunanistan’a vereceği endişesini doğurdu
ve Rusya’nın tepkisine yol açtı. 4 Mart 1915’de İngiltere ve Fransa’ya verdiği notalarla,
İstanbul ve Marmara Denizi Rusya’ya katılacak, İmroz ve Bozcaada için ise Rusya’nın
oyuolmadan karar alınmayacaktı. İngiltere ve Fransa bu Rus notasından hoşlanmamakla
beraber, Alman tehlikesi karşısında, 12 Mart 1915’de İngiltere ve 10 Nisan’da da Fransa
Rus isteklerini kabul ettiklerini bildirdiler. Buna karşılık da Rusya, İngiltere ve Fransa’nın
Orta Doğudaki çıkarlarını kabul ediyordu.
İtalya’nın savaşa katılması
Avusturya, 28 Temmuz 1914’te Sırbistan’a nota verirken İtalya’ya haber vermemişti.
Almanya, İtalya ile iyi geçinmesi için Avusturya’yı uyarmasına ve İtalya’ya ödün vererek
desteğini sağlamasını istemesine rağmen Avusturya bu uyarıyı dikkate almamış ve
İtalya’ya danışmadan Sırbistan’a savaş ilan etmişti. Almanya ve Avusturya, İtilaf
Devletleri’ne savaş ilan edince, İtalya 3 Ağustos’ta tarafsızlığını ilan etti. Avusturya’nın
İtalya’ya hiç ödün vermemesi İtalya’nın tarafsız kalması için yeterli değildi. İtalya’nın içte
huzuru yoktu. Ülkü yanlısı olanlar, savaşın nimetlerinden yararlanmak için mutlaka
savaşa girilmesini savunuyorlardı. İtalya 3 Ağustos tarihli tarafsızlık kararını açıklarken,
İtilaf Devletleri’ne, iyi bir öneri yapılırsa İtalya’nın, onların yanında savaşa katılabileceğini
de hissettirmişti. 4 Ağustos’tan itibaren de Petersburg ile ilişki kurdu. İtalya’nın amacı,
kim daha çok çıkar sağlarsa onun yanında savaşa katılmaktı. Kaldı ki Alman-Avusturya
tarafının savaşı kazanması durumunda İtalya’nın çıkarı bulunmuyordu. Çünkü İtalyan
çıkarları ile Avusturya çıkarları çakışıyordu. İngiltere, Fransa ve Rusya İtalya’ya 12
Ağustos’ta Trentino, Trieste ve Vallona’yi önerdiler, fakat bunu yazılı sekle dönüştürmek
istemiyorlardı. Ayrıca Fransa’nınve İtalya’nın askeri yardim istemesi üzerine görüşmeler
kesildi. Bu sefer Avusturya ile görüşmelere başlayan İtalya, İtilaf Devletleri’nin endişeye
düşürüp daha fazla pay almak istiyordu. Rusya’nın Adriyatik’teki İtalyan çıkarlarına karşı
çıkması da İtilaf Devletleri ile İtalya’nın anlaşmasını geciktiriyordu. İtilaf Devletleri’nin
Çanakkale’ye saldırması ve Boğazların Rusya’ya verildiğinin anlaşılmasından sonra İtalya,
İngiltere, Fransa ve Rusya ile yeniden görüşmelere başladı ve 26 Nisan 1915’te Londra’da
yapılan antlaşma ile Adriyatik’te istediği çıkarları İtalya elde etti. Ege’deki 12 ada veriliyor
ve Anadolu’nun paylaşılmasında ise Antalya bölgesi İtalya’ya kalıyordu. Yine bu
antlaşmaya göre İtalya, sömürgesi olan Trablusgarp ve Eritre’de topraklarını
genişletebilecekti. İtalya buna karşılık bir ay içinde savaşa katılacaktı. İtalya bu
antlaşmadan bir ay sonra, 20 Mayıs’ta Avusturya’ya savaş ilan etti. Ağustos ayında bile
Almanya ve Osmanlı Devleti ile savaş durumuna girdi. Görülüyor ki; İtalya’nın savaşa
katılması için Anadolu topraklarından çok önemli bir bölüm savaş nimeti olarak kendisine
verilecekti. İtalya’nın Anadolu üzerindeki isteklerini ise Almanya kabul edemezdi. Nasıl ki,
Rusya’yı kendi yanına çekmek isteyen İngiltere ve Fransa, Rusya’ya Boğazları ve Doğu
Anadolu’yu veriyorsalar, İtalya’yı da kendi yanlarına çekmek için yine Türk topraklarını
vaat ediyorlardı.


Bulgaristan ve Romanya
Bulgaristan bu savaşa, Balkan Savaşı’nda Yunanistan, Sırbistan ve Romanya’ya kaptırdığı
toprakları geri almak ve Ege Denizi’ne inmek için katılmak istiyordu. Onun bu isteklerini
ise ancak İttifak Devletleri gerçekleştirebilirdi. İtalya’nın çıkarları nasıl İtilaf Devletleri
yanında ise, Bulgaristan’ınki de İttifak Devletleri’nin yanındaydı. Savaşın başında
duraksayan Bulgaristan, İtilaf Devletleri’nin Çanakkale’de hem de Almanya’dan yeterli
silah ve malzeme almamış olan Osmanlı Devleti’ne yenilmeleri üzerine kararını verdi.
İsteklerinin İttifak Devletleri tarafından kabul edilmesi üzerine Bulgaristan, Ayastefanos
Antlaşması ile gerçekleştiğini gördüğü "Büyük Bulgaristan" ni yaratmak amacıyla 6 Eylül
1915’te İttifak Devletleri’yle antlaşma imzaladı ve 12 Ekim’de Sırbistan’a savaş ilan etti.
Böylece Berlin’den Bağdat’a uzanan zincirin halkaları birbirine bağlanmış oldu.

1915’den itibaren Rus baskısı altında bulunan Romanya ise kim kendisine daha çok ödün
verirse onun yanında savaşa katılmak isteğinde idi. Fakat bir yandan Alman-Avusturya,
diğer yandan Rus tehdidi altında bulunuyordu. Avusturya’nın ödün vermek yerine
Sırbistan işgalini örnek gösterip Romanya’yı tehdit etmesi Romanya’nın İtilaf Devletleri’ne
kaymasına yol açtı. 17 Ağustos 1916’da Romanya İtilaf Devletleri’yle anlaştı. Ağustos
sonunda da savaşa katildi. Rusya’da ihtilal çıkmasından sonra yalnız kalan Romanya’yı
İtilaf Devletleri’nin galibiyeti kurtardı.
Rusya’da Devrim
1917 yılının en önemli olaylarından birisi Rusya’da devrim çıkması oldu. Birinci Dünya
Savaşı Rusya’da büyük bir yokluk ve sefalete yol açtı. Boğazların kapalı olusu yüzünden
dış yardim alamıyordu. 1916-1917 kışı ise çok sert geçmiş, açlık ve yakacak, giyecek
bulunamaması bütün Rusya’yı etkilemişti. 8 Mart 1917’de Petersburg’da gösteriler
başladı. Grevler yaygınlaştı. 12 Mart’ta "İsçilerin ve Askerlerin Sovyet’i" kuruldu.
Komutanlar da Çar’a tahttan ayrılmasını öneriyorlardı. 15-16 Mart’ta Çar tahttan ayrıldı.
Devrimci Hükümet kuruldu. Nisan’da Petersburg’a gelen Lenin "Ekmek, barış, özgürlük"
sloganıyla geniş kitlelerin desteğini sağladı.

Devrimci Sosyalistlerden Harbiye Bakanı Kerensky’nin Temmuz’da Alman cephesinde
taarruzu başarısızlıkla sonuçlanınca yeni ayaklanmalar patlak verdi. Bolşeviklerin lideri
Lenin kaçtı ve Trotsky tutuklandı. Hükümet düştü, Kerensky Başbakan oldu ve 14 Eylül
1917’de de Cumhuriyet ilan edildi. Artık ülkenin iç durumu iyice karışmıştı. Hükümet hala
savaştan vazgeçmemekle en büyük hatasını yaptı. Köylülerin ayaklanması ile tüm Rusya
karıştı. Bundan yararlanan Bolşevikler (aşırıcılar) ordunun da devrime karışmasından
yararlanarak, "Askeri Devrim Komiteleri" kurdular. 7 Kasım 1917’de Hükümet darbesi ile
Bolşevikler iktidarı ele geçirdiler ve 8 Kasım’da Lenin Petersburg’a geldi
ABD’nin savaşa girmesi
1917 Devrimi dolayısıyla Rusya’nın savaşın dışında kalması Almanya ve Osmanlı
Devleti’ne umut verdi. Fakat bu uzun sürmedi. Almanya’nın başlattığı denizaltı savaşı
dolayısıyla birçok A.B.D. gemisinin batırılması Almanya ile A.B.D.’nin arasını iyice açtı.
Diğer yandan 1917 yılında Almanya, Meksika’yı A.B.D. ye karşı savaşa kışkırttı ve
Almanya Japonya arasında ittifak önerisinde bulundu. Ancak bu yazışmaları ele geçiren
İngiltere, durumu A.B.D. ye bildirince, denizaltı savaşı yüzünden zarar gören A.B.D. 2
Nisan 1917’de Almanya’ya savaş ilan etti


Yunanistan’ın savaşa girişi
1917’nin Türkiye’yi ilgilendiren yeni bir gelişmesi, Yunanistan’ın savaşa katılması oldu.
Savaşın başından beri dışta kalmayı başaran Yunanistan’da Venizelos savaş yanlışı idi.
Fakat Kral Konstantin Alman İmparatoru’nun eniştesi idi. Almanya’ya sempatisi vardı.
Akdeniz’de İtilaf Devletleri güçlü olduğu için Kral yansız bir politika izledi. Venizelos ise
savaşa katılmak istiyordu. İngiltere ve Fransa Yunanistan’a Anadolu’da toprak vaat
ediyorlardı. Çanakkale Savaşları’na katılması için daha 1915 yılında Yunanistan’a İzmir
vaat edilmişti. Bulgaristan’ın savaşa katılması üzerine, İngiltere ve Fransa Selanik’e asker
çıkarınca Başbakan Venizelos itiraz etmedi. Fakat Kral kendisini görevden aldı. O da
Selanik’e giderek ayaklanma çıkardı ve ayrı bir hükümet kurdu. 1917 Haziran’ın da
İngiliz-Fransız askerleri Atina’ya girince Kral Konstantin oğlu Aleksandr adına tahttan
çekildi. Venizelos yeni hükümeti kurdu ve 26 Ekim 1917’de Yunanistan savaşa katildi.


1. Dünya Savaşımım Bitişi ve Yapılan Antlaşmalar
Rus İhtilali’nden sonra Bolşevikler Almanya ile barışa hazır olduklarını daha 21 Kasım
1917’de bildirmişlerdi. Diğer yandan, Çarlık Rusya’nın yaptığı tüm gizli anlaşmaları
açıklayarak onun emperyalist isteklerini taşımadıklarını göstermek istediler. Rusya’da
kurdukları yeni düzeni yerleştirmek için barışa gereksinim duyan Bolşevikler, özellikle
Lenin’in baskısı ile 3 Mart 1918’de Almanya, Avusturya ve Devleti ile Brest-Litowsk
Antlaşması’nı imzaladı. Avrupa’da Polonya, Kurtlan, Litvanya, Estonya üzerindeki tüm
egemenlik haklarından vazgeçen Rusya, Almanya’nın bütün iktisadi isteklerini kabul
ediyor ve 1878 yılında ele geçirdiği Kars, Ardahan ve Batum’u Osmanlı İmparatorluğu’na
geri veriyordu. Bu barışla büyük bir bozguna uğradıklarını kabul eden Lenin "Uluslararası
proletaryanın ayaklanmasını bekleyeceklerini" belirterek yandaşlarını umutlandırıyordu.
Romanya 1916 Ağustosun da savaşa katıldıktan kısa bir süre sonra, birkaç ay içinde peş
peşe yenilgilere uğramış ve memleketin büyük bir kısmı İttifak Devletleri’nin işgali altına
girmişti. Ancak arkasını Rusya’ya vererek Sereth hattında bir savunma kurabilmişti.
Lakin, Rusya da ihtilalin çıkması, Alman kuvvetlerinin Ukrayna’ya girmesi ve Bolşeviklerin
Aralık 1917 de İttifak Devletleriyle mütareke yapmaları Romanya’yı çok güç duruma
soktu. Müttefiklerle de bağlantısı kesildiğinden, onlardan herhangi bir yardim almasına da
imkan kalmamıştı. Bu sebeplerle İttifak Devletleriyle 1918 Martında mütarekeyi kabul
etti. 7 Mayıs 1918’de Bükreş’te barış anlaşması yapıldı.
1918 yılına gelindiğinde, bütün memleketlerde olduğu gibi Bulgaristan’da da savaşa karşı

bıkkınlık başlamıştı. Bulgaristan savaşa katıldıktan sonra, Almanya’dan hem mali hem de
askeri yardim alıyordu. Fakat Almanya 1918 Ocak ayında mali yardımı, ve Martta da
cephane yardımını kesmek zorunda kaldı. Bu güçlüklerin üstüne 1917 Haziranın da
Yunanistan’ın savaşa katılması, durumun kötülüğünü daha da arttırdı. 1918 yazı
sonralarına doğru müttefiklerin bütün cephelerde taarruza geçmesi, Bulgaristan’la
beraber İttifak Devletleri’nin de sonunu getirdi. İngiliz, Fransız ve Sırp kuvvetleri de 14
Eylül 1918 de Vardar Bölgesinde Bulgarlara karşı genel bir taarruza geçince, Bulgaristan
çözülüverdi. 29 Eylül 1918 tarihli mütarekesiyle savaştan çekilmek zorunda kaldı.


Osmanlı Devleti Brest- Litovsk antlaşması ile doğuda ki topraklarını istiladan kurtardığı
gibi, Kafkasya’da Ermenilerin, Gürcülerin ve Azerbaycan Türkleri’nin Bolşevik Rejimi
tanımayarak bağımsızlıklarını ilan etmeleri üzerine bu durumdan faydalanarak Bakû
Petrollerini ele geçirmek üzere hareket etti. Ayni amaçla İngiltere de Kafkasya ya asker
göndermişti. Osmanlı Devleti Kafkas cephesinde ilerlerken, Filistin ve Irak Cephelerinde
durumu kötüleşmekteydi. Filistin Cephesinde İngilizler 1918 Nişanın da Amman’ı ele
geçirmek için harekete geçtilerse de bir şey yapamadılar. Bunun üzerine iyice
hazırlandıktan sonra Eylül de tekrar taarruza başladılar. İngilizlerin 40 bin kişilik Türk
kuvvetine karşı, 200 kistlik bir kuvvetle yaptıkları taarruzlar sonunda Eylül ve Ekim
aylarında Amman, Beyrut ve Sam düştü. Yıldırım Orduları Komutanlığına getirilmiş
bulunan Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’yu savunmak için kuvvetlerini Toroslara çekmeyebaşladı. Filistin Cephesindeki başarılar üzerine Irak Cephesinde bulunan 447 bin kişilik
İngiliz kuvvetleri de Musul’u almak üzere harekete geçti ve İngilizler Mondros
Mütarekesi’nden 6 gün sonra 5 Kasım 1918 de Musul a girdiler.Osmanlı Devleti’nin
Mütarekeyi kabul etmesinde Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi büyük rol oynadı.
Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi ve Filistin ve Irak cephelerindeki yenilgiler üzerine,
1918 Şubatın da sadarete gelmiş bulunan Talat Pasa Kabinesi Ekim ayında istifa etti.
İttihat ve Terakkinin on yıllık iktidarı böylece sona erdi. Yeni kabineyi İzzet Paşa kurdu.
Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi üzerine İngiliz ve Fransızlar Trakya’da 7 tümenlik bir
kuvvet kurup, İstanbul ve boğazlar üzerine harekete hazırlanıyorlardı. Bu sebeple İzzet
Pasa hemen mütareke aradı. Ve mütareke 30 Ekim 1918 de Limni Adası’nın Mondros
Limanı’da imzalandı.


Avusturya daha 1919-1917 yıllarında barış aramaya başlamıştı. Almanya’nın yardımı ve
barış teşebbüsünün basarisiz olması yüzünden savaşa devam etmek zorunda kalmıştı.
Fakat, 1918 yılında Avusturya’nın durumu daha da kötüleşmişti. İçerideki ekonomik
sıkıntıların üstüne, 1918 yazında Çeklerin, Sırp-Hırvat-Slovenlerin bağımsızlık hareketleri
başladı. İmparator Karl 18 Ekim de milli azınlıkların muhtariyetini kabul ile federal bir
sistem kuracağını ilan ettiyse de durumu kurtaramadı. 19 Ekim’ de Paris’teki geçici Çek
Hükümeti Çekoslovakya’nın bağımsızlığını ilan etti. Arkasından 24 Ekim’de Macarlarda
ayrı bir devlet kurduklarını ilan ettiler. İmparatorluk dağılıyordu. Bu şartlar altında
İtalyanların Ekim sonun da taarruza geçmeleri üzerine Avusturya cephesi yarıldı. Asker
silahını bırakıp kaçıyordu. Mütarekeden başka çare göremeyen İmparator Karl, 3 Kasım1918’ de İtalyanlarla Padua civarında Villa Gusti’ de mütareke imzaladılar.
Mütareke İmparatorluğun parçalanmasını hızlandırdı. 29 Ekim’de Prag’da Çekoslovakya
Devletinin, yine 29 Ekim Zagreb’de Sırp-Hırvat-Sloven (Yugoslavya) Devletinin kurulduğu
ilan edildi. Bunun üzerine Avusturya Almanları da 30 Ekim’de Avusturya Cumhuriyetini
kurdular. Kasım ayı ortalarında da Macarlar Cumhuriyet ilan edince İmparator Karl,
tahtsız kaldığından, 18 Kasım’da devlet işlerinden çekildiğini bildirdi.
Almanya’nın batı cephesindeki durumu Eylül ayına kadar iyi gitti. 1918 Mart’ından
itibaren Alman kuvvetleri bu cephede taarruza geçti ve bu taarruzlar Temmuz ortalarına
kadar devam ederek bazı başarılar elde ettiler. Fakat bu başarılar sonucu etkileyecek
nitelikte değildi. Buna karşılık Eylül ayından itibaren Müttefiklerin ağır taarruzları
karşısında Almanya 3 Ekim’den itibaren, yani Osmanlı devletinden çok önce, İsviçre
vasıtasıyla müttefikler nezdinde barış teşebbüslerinde bulundu. Bu teşebbüsler hemen
sonuç vermedi ve bu arada Almanya’nın iç durumu karıştı. Sosyalistler memleketin bir
çok yerinde ayaklanmalar çıkardılar.3 Kasım’da Kiel’de donanma askerleri sosyalistlerin
kışkırtması ile ayaklanarak “Bahriyeliler Konseyi”’ni kurdular. 7-8 Kasım gecesi de
Münih’de İşçi ve Askerler Konseyi kuruldu. 9 Kasım sabahı Berlin’de bir sosyalist
ayaklanması çıktı. Yine 9 Kasım günü, Başbakan Max de Bade, İmparatora danışmadan,
II. Wilhelm’in tahttan çekildiğini ilan etti ve başbakanlığı sosyalistlerden Ebert’e bıraktı.
Ayni gün akşamı Ebert, Reichstag’da Alman Cumhuriyetini ilan etti. Böylelikle II.
Richard’in da tarihi bu şekilde kapanıyordu.
11 Kasım 1918’de Almanya Rethondes’da mütarekeyi kabul ve imza etti. Böylelikle Birinci
Dünya Savaşı sona erdi.Kronoloji1914
28 Temmuz: Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’a savaş ilanı.
1 Ağustos: Almanya’nın Rusya’ya savaş ilanı.
2 Ağustos: Lüksemburg’un Almanya tarafından istilası
3 Ağustos: Almanya’nın Fransa’ya savaş ilanı
4 Ağustos: Tarafsız Belçika’nın Almanya tarafından istilası; Karşılığında Birleşik Krallık’ın
Almanya’ya savaş ilanı.
10 Ağustos: Avusturya-Macaristan’ın Rusya’ya savaş ilanı.
12 Ağustos: Birleşik Krallık ve Fransa’nın Avusturya-Macaristan’a savaş ilanı
23 Ağustos: Japonya’nın Almanya’ya savaş ilanı
Eylül: Fransa, Britanya ve Rusya’nın Birlik Antlaşması
9 Ekim: Almanyanin Belcikayi fethetmesi. Meydan muharebesinde Belcikanin Antwerp
ilinde.
29 Ekim: Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya ve Avusturya-Macaristan’ın yanında
savaşa katılışı.
2 Kasım: Rusya’nın Osmanlı’ya savaş ilanı.
5 Kasım: Fransa ve Birleşik Krallık’ın Osmanlı’ya savaş ilanı.












Share this article :
Etiketler: , , ,

Yorum Gönder

 
Gora İzle | İletişim | Sitemap
Destek : Cem Yılmaz Filmleri | Telif VB... Telif Hakkı © 2013. cem yılmaz filmleri - Tüm Hakkları Saklıdır.. Sitemizde yer alan tüm videolar, kaynak kodları ile video paylaşım sitelerinden alınmaktadır. Telif hakları sorumluluğu bu sitelere aittir videoların hiç biri sunucularımızda yüklü değildir. Hak sahiplerinin iletişim adresimizden talep etmesi halinde UYAR-KALDIR yöntemi işletilerek, istenen içerik iki iş günü içerisinde siteden kaldırılır.